YENİ MERKANTİLİZM

Devletin ekonomik canlanmayı ve kalkınmayı sağlamak amacıyla ihracatı artırmak için dış ticarete müdahale etmesidir.

BARIŞIN EKONOMİK SONUCU :

Savaş sonrasının ekonomik problemleri ekonomik milliyetçiliğin doğuşu ile parasal ve mali problemlerdi.Yeni merkantilizm olarak adlandırılan bu uygulamalar*diğer devletlerin karşı tedbirler getirmesiyle yaygınlaşarak ticaretin daha da sınırlanmasına yol açtı.Savaşın doğurduğu ve barışın şiddetlendirdiği mali ve parasal problemler ise uluslar arası ekonominin tamamen dağılmasına yol açtı.Bu karışıklığın temelinde tazminat meselesi ile savaş dönemindeki borçlanmaların geri ödenmesi problemi yatıyordu.Avrupalı müttefikler*birbirlerine olan borçlarını kayden borç olarak kabul ediyorlar ve savaş sonrasında karşılıklı olarak tasfiye etmeyi umuyorlardı.Diğer bir problem savaş tazminatı meselesiydi.Zayıflamış Avrupa ekonomileri ve uluslar arası ekonominin kritik durumu karşısında Fransa*İngiltere ve diğer müttefik ülkelerin Birleşik Amerika’ya olan borçlarını ödeyebilmeleri tazminat olarak alacakları miktarlara;Almanya’nın tazminat ödeme kapasitesi ise ödemelerini yapabileceği dövizi ve altını elde edeceği ihracat fazlasına bağlıydı.Enflasyon Alman toplumunda derin yaralar açtı.Bu gelişmeler Amerikan sermayesinin özel yatırımlar şeklinde Almanya’ya akmasını sağladı.Savaş sonrası İngiltere’de ekonomik problemler büyüdü.İngiltere savaşın finansmanı için bir tedbir olarak 1914’te altın standardını terk etmişti.Birleşik Amerika*Almanya ve Fransa başta olmak üzere çoğu ülkeler bir refah dönemine girmişti.Ancak bu refah Amerika’da Almanya’ya fon akışının devamına bağlı her an bozulabilir bir denge üzerine kurulmuştu.

BÜYÜK BUNALIM :

Avrupa ülkelerinden farklı olarak Birleşik Amerika savaştan çok daha güçlü olarak çıktı.Ekonomik olarak net borç alan bir ülke iken*net borç veren bir ülke durumuna geldi.1929 ekiminde New York borsasının çöküşü daha sonra özellikle sanayileşmiş dünyayı etkileyen bir krize dönüştü.Krizin kaynağı İngiltere ve Birleşik Amerika’nın politikalarıydı.Eğer Birleşik Amerika daha açık politikalar izleseydi bunalım daha kısa süreli ve daha hafif olabilirdi.Bunalımın uzun dönemdeki en önemli sonucu ekonomide devletin rolünün artması ve üçüncü dünya ülkelerinde ithal ikamesine dönük sanayilerin geliştirilmesi çabalarıydı.

2. DÜNYA SAVAŞI VE DÜNYA EKONOMİSİNİN YENİDEN İNŞASI :

Savaş sonunda tüm ülkelerde politik*sosyal ve ekonomik reformlar için geniş bir kamu talebi vardı.1944’te bu alanda iki uluslar arası kuruluşun temeli atıldı.Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (IBRD).İMF çeşitli dünya paraları arasındaki değişim oranının düzenlenmesi ve ülkeler arasındaki kısa dönemli ödemeler dengesi problemlerinin çözümlenmesi görevini üstlenmişti.Dünya Bankası ise*hem savaştan zarar gören ekonomilerin yeniden inşası*hem de yoksul ülkelerin gelişmesi için uzun dönemli krediler verecekti.İki kuruluşun işler hale gelmesi 1946’ya kadar mümkün olmadı.1930’ların parasal ve mali kargaşa arasında pek çok ülke döviz kontrolü uygulamaya başlamıştı.Avrupa’daki en büyük kıtlık ise dolar kıtlığıydı.Problemin çözümünü Marshall Planı çerçevesinde Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) aracılığıyla Avrupa’ya akan yardımlar sağladı.Avrupa’ya 1947 sonu ile 1952 başları arasında Birleşik Amerika’dan borç ve hibe şeklinde 13 milyar dolar ekonomik yardım aktı.Marshall Planı 1952’de sona erdi.Yalnızca Batı Avrupa’nın ekonomik canlanması başarılmış olmadı*aynı zamanda ekonomik gelişmeleri teşvik edecek OECC gibi yeni kurumlar doğmuş oldu.Bunlardan en önemlisi Avrupa Ödemeler Birliği (EPU) kuruldu.EPU’nun kurulmasından sonraki 20 yıl içinde dünya ticareti yıllık olarak % 8 büyüdü.EPU o denli başarılı oldu ki 1958’de OECC ülkeleri paranın konvertibilitesini yeniden kurabildiler.1961’de OECC Birleşik Amerika ve Kanada’yı ve daha sonra da Japonya ve Avustralya’yı içine alarak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) şekline dönüştü.Kuruluşun yeni amacı ileri sanayi ülkelerinin azgelişmiş ülkelere yardımlarını koordine etmek*makro ekonomik politikalar üzerinde uzlaşma imkanları aramak ve karşılıklı problemlerin çözümlenmesine yardımcı olmaktı.2. Dünya Savaşı’ndan sonraki çeyrek yüzyıl*sanayileşmiş ülkelerde en uzun ve en yüksek oranlı ekonomik büyümenin yaşandığı dönem oldu.Avrupa ekonomisinin bu yeniden inşası ekonomik bir mucize olarak adlandırıldı.Bu mucizede rol oynayan ilk faktör Amerikan yardımıydı.Diğer önemli bir faktör hükümetlerin tutum ve rolleriydi.Hükümetler doğrudan ve dolaylı olarak ekonomik hayata çok geniş ölçüde katılarak bazı temel sanayileri millileştirdiler.Uluslararası düzeyde hükümetler arası işbirliği de ekonomik performansındaki etkinliğin bir diğer önemli nedeniydi.Uzun dönemde Avrupa’nın beşeri sermaye gücü de önemliydi.