Bir Protesto Yazisi

Her ay Merkez Bankasi, protesto edilen senetlerin adet ve miktar bilgilerini kendi internet sitesinde yayinlar).

Asagida protesto edilen senet adetini ve tutarini gosteren ve sanayi uretim artisi ile kiyaslayan bir grafik goreceksiniz. Karsimiza ilginc bir tablo cikiyor:

2001 yilinda protesto edilen senetlere 100 dersek 2006 sonu itibari ile bu miktar (hem adet hem tutar olarak) 150 olmus. 2001’de ayda ortalama 67 bin senet protesto edilirken gecen sene 98 bin adete cikmis. Bu oran kriz sonrasindan bile yuksek. Oysa son 5 yildir ekonominin yuksek hizda buyudugu iddia ediliyordu. Ekonominin buyumesi ile protesto edilen senet adeti ve tutari arasinda ters bir iliski olmasi mumkun mu? Degil elbette. Ekonominin buyudugu iddia edilen donemlerde, protesto edilen senetlerin sayisi azalmiyor, artiyor. Demek ki TUIK’in rakamlari gercegi yansitmiyor. Ekonomimiz aslinda cok kotu durumda.

Ayni seyi geri odenmeyen tuketici kredileri ve kredi kartlarinda da gormek mumkun. Odenmeyen krediler son 5 senede (2006 fiyatlari ile) 0.5 milyardan 2 milyara cikmis. Hükümetin “spekülatif iyimserlik vaatlerine”, büyük iddialara rağmen, piyasa göstergeleri, ekonomi buyuyor diyenleri yalanliyor…





Eger herhangi bir gunluk gazetenin herhangi bir kose yazari olsak yazimizi burada noktalamamiz gerekirdi.

Ne var ki Radikal gazetesinde yazan Fatih Ozatay oyle yapmamis ve neden acaba diye sormaya devam etmis (28.01.2007 , 29.01.2007):

"Protesto edilen senetler ile büyüme hızımız (ekonomik faaliyet düzeyimiz) arasındaki … ilişkinin ters yönlü olması gerektiği konusunda yaygın bir kanı var. İşler yolunda giderken protesto edilen senet tutarının azalması gerektiği
düşünülüyor. Her zaman doğru olmayabilir oysa bu.”

“Birincisi, büyümeyle birlikte artan ekonomik faaliyet düzeyi senet kullanımını da artırıyor. Artan senet kullanımı ile birlikte protestolu senet tutarı da artabilir. (Şu 'uç' örneği dusunun: Hiç ekonomik faaliyet olmazsa senet alış verişi de olmaz,
protesto edilen senetler de.)”

“Ikincisi, kapsamlı bir reform sürecinden geçen ekonomilerde kazanan ve kaybeden kesimler oluşuyor. Reform yapılmasa, bu ekonomiler doğal mecralarında aksalar da kazananlar ve kaybedenler ortaya çıkıyor; ama reform daha kısa bir sürede ve daha çok miktarda kazanan ve kaybeden oluşturuyor.”

“Ucuncusu, Disiplinli bir makroekonomik politika uygulaması ve kapsamlı reformlar sayesinde ekonomi hızlı büyüme potansiyeli yakalıyor…Ama aynı süreçte bazı sektörler artan dış rekabet baskısı altında kalabiliyor. Bu durumda yeni yatırımlar başka sektörlerde yapılıyor. Geleneksel bazı sektörler giderek zor durumda kalıyor. Sonuçta, ekonomi hızla büyürken, kimi sektörlerde işler kötüye gidiyor.”

“Büyüme hızla artıyorken protesto edilen senet tutarının artabileceği doğrultusunda tüm bu ileri sürdüklerim araştırmaya muhtaç bir takım olasılıklar. Ama yabana atılacak gibi de değiller. Araştırmak gerekiyor. Daha önemlisi şu: Bu tür çözümlemelere hiç girişmeden, kolaycı sonuçlara ulaşmamak gerekiyor. Bu sonuçlardan yola çıkarak uygulanmakta olan programa 'atıp tutmak' ise bir garip oluyor. Önce bilimsel çözümleme, sonra 'atıp tutma'.”


Ekonomik buyume ile protestolu senetler arasindaki iliskinin anlasilmasini zorlastiran gucluk aslinda basit bir matematik denklemden geciyor: Sadece protestolu senetler bir sonuca varmak icin yeterli degil. Toplam senet sayisini bilmeniz gerekir ki piyasadaki senetlerin ne kadarinin protestoya ugradigini bilesiniz. Senet sayisinin artmasi ekonomik faaliyetlerin arttiginin bir gostergesi. Havuzdaki su buyudukce o suyun bir kisminin bosa gidecektir. Havuzun buyudugunu unutup sadece bosa giden suya bakarsaniz yanlis gozlemde bulunursunuz.

Ayni sey odenmeyen tuketici kredileri ve kredi kartlari icin de gecerli. Ancak burada bir kolaylik mevcut. Toplam kredilerinin miktarini biliyoruz. O yuzden yapmamiz gereken odenemeyen kredinin, toplam verilen kredi miktarina bolup cikan sayiya bakmak. Asagidaki ilk grafikte tuketiclerin odemedikleri kredilerin alinan kredi miktarina oranini goruyoruz. 2001 krizi ile birlikte %8’lere firlayan bu oran ekonominin buyumesi ile birlikte %2.3’e kadar dusmus ve su anda da %3.1.



Bir diger grafikte odenmeyen tum kredilerin (hanehalki arti sirketler) toplam banka kredilerine oranina bakiyoruz. Benzer bir goruntu ortaya cikiyor. 2001 yilinin sonunda %17, 2002’de %25’e varan odenmeyen krediler orani 2006 yili sonunda %4.4’e inmis.



Peki protestolu senetler icin ayni seyi yapamaz miyiz? Ne yazik ki hayir. Neden? Cunku toplam senet sayisini bilmiyoruz. Senetler iki kisi arasinda imzalanan ve tum resmiyetini uzerinde tasigini damga puluna borclu olan bir enstruman. Kayitlara gecmedigi icin piyasada ne zaman ne kadar senet dolastigini bilmeye imkan yok. O zaman ne yapacagiz?

Sagolsun, Turkiye’den bize yazan bir ekonomist dostumuz, ki kendisi Turk ekonomisinin, ticari hayatin ve finans dunyasinin pratigini bizden daha iyi bilir, yardimimiza yetisti. Toplam senet sayisi yerine gecebilecek bir verinin var oldugunu bize gosterdi:

“Senetler, sadece is dunyasinda çok sık kullanılan bir ödeme/vadelendirme enstrumanı olmakla kalmayip ayni zamanda bankalarca da bir teminat türü olarak yaygin olarak kabul goren bir arac. Neden? Cunku teminat olarak alınan bir varlığın bir sürü farklı küçük parçadan oluşması bankanin ustelendigi kredi riskini dağıtır. Ayrıca bankadan kredi isteyen kisinin veya firmanin teminat olarak sahip oldugu senetleri gostermesi kredi borçlusunun ticari işlem kapasitesini gösteriyor.”

“Senetlerin bankacilik sistemine girmesi iki turlu oluyor:

(1) Alacaklı tek tek senet borcluları takip etmek yerine tum senetleri bankaya kendi adına tahsil etmesi icin verir, tahsil olmayanlar senetler protesto edilir.
(2) Senetler, bankadan kullanılan nakdi krediler karşılığında teminat olarak verilir. Senetler tahsil edildikce kredi anapara-faizi ödenir. Ödenmeyen senetler protesto olur.”

“Toplam senet tahsil hacmini veya ne kadarının kredi teminatı olduğunu bilmiyoruz. Ancak senet karşılığı bankalarin kredi vermesi yaygin bir islem olduguna gore, ikisi arasinda dogru bir oranti oldugu varsayabiliriz. Diger bir degisle toplam senet tutarinin, toplam banka kredisi hacminin bir orani oldugunu dusunebiliriz.Bu oranin zaman icinde sabit kaldigini varsayarsak, protesto edilen senet tutarini banka kredileri miktarina boler ve ortaya cikan oranin zaman icinde nasil degistigine bakabiliriz:”

“2000 yilinda %4.9 olan prostolu senetlerin toplam ticari kredilere orani, 2001 yilindaki krizli birlikte %8’e cikiyor. Ardindan once %6’lara sonra %3’lere iniyor. Nitekim 2006 sonu itibari ile bu oran %3.0. Nominal olarak yukselen protestolu senet miktari, hizlanan ekonomik aktiviteler ve artan toplam senet sayisi karsisinda oransal olarak geriliyor."

Demek ki azmin elinden bir sey kurtulmuyor. Yeter ki kesir, pay ve payda kavramlarini aklinizda tutun.

kaynak:iktisatyazilari.blogspot.com