`İktisadiyatta Çöküş Darbesi`- Siyasi İktidarı ve Milli İrade Tekelciliği...

"İktisadiyatta Çöküş Darbesi"- Siyasi İktidarı ve Milli İrade Tekelciliği- Sıra YAŞ`ta mı? Dokunulmazlıkları da Kaldırın da Görelim- Eş Zamanlı Gelişmeler, Ve MGK Bildirisi...

Siyasi iktidarın "ikinci dönemi"dir. İşte Türkiye manzarası: 1- İktisadiyat çökmüştür. 2- Yoksulluk, fakirlik artmaktadır. 3- Milli tarım, milli endüstri artık yerlerde sürünmektedir. 4- Emekli sürünmekte, memur, işçi perişanlıkları yaşamaktadır. 5- TSK`ne karşı kimi aydınsallar, kimi jakoben aydınsallar, milli, ulus devlet üniter devlet yapısı karşıtlarınca saldırganlıklar başlamıştır. 6- ABD`nin Houston kentinde yapılan bir cemaat toplantısında "Türkiye`de herkes bu cemaate dahil olacak" açıklamaları yapılmaktadır. 7- KKTC tarihe gömülmek üzeredir. Siyasi iktidar vahim siyasi hatalarla Türkiye`nin bu hale gelmesinin sorumlusudur. 8- TBMM tatile girmiştir.

1- MGK TOPLANTISI SIRASINDA...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ basın toplantısında "faili meçhul aslı yok kağıttan" söz ederken aynı zaman içinde TBMM`de AKP Grubu oyları ile "gece yarısı kanun düzenlemesi" yapılmıştır. MGK toplantısı devam ederken "fotokopi kağıtta" imzası olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek tutuklanmıştır. 8 kurmay albay da sivil savcılıkta sorgulanmış, 4- kurmay albay için denetimli serbestlik kararı verilmiştir.

2- ÇÖKEN İKTİSADİYAT...

Bunlar yaşanırken "iktisadi çöküş darbesi" Türkiye`nin üzerine inmiştir. İktisadi çöküş darbesi hali siyasi iktidarın sorumluluğu altında gerçekleşmiştir. Şimdi hatırlayın, iki yıldır bu sütunda "iktisadiyat çökmektedir" satırları ara vermeksizin sürdürülmüştür. Ancak, kimi siyasi iktidar yanlıları bunu görmezden gelmişlerdir. "İktisadi çöküş darbesi"ni ABD`deki krize bağlayanlar olmuştur. Bu bağlantının bir küçük oranda etkisi vardır. Ancak asıl neden siyasi iktidarın "milli iktisadiyatı terketmesi ve bütün umutlarını yabancılaşmaya bağlamasıdır". Ancak kimi jakoben takım bunu es geçmekte usta ulmuşlardır.

3- KLASİK MGK BİLDİRİSİ...

Milli Güvenlik Kurulu böyle bir ortamda toplanmıştır. Bazıları buna tarihi toplantı yakıştırması yapmışlardır. Aslında bir tarihi zaman dilimi yaşanmaktadır da, onun tarihselliği ayrıdır. MGK toplantısı devam ederken "gece yarısı kanun düzenlemesi de" tartışma alanına girmiştir. O tartışma sürerken, MGK toplantısı devam ederken "aslı olmayan" kağıt altında imzası bulunduğu iddia edilen Albay Çiçek tutuklanmıştır. O tutuklanma saatleri sona ererken MGK bildirisi de yayımlanmıştır. Bildiri daha önceki bildirilerle aynı satırları kapsamıştır. Ancak bir ilave cümle konulmuştur. O da şudur: Kurumları yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize fayda sağlamayacağı teyid edilmiştir." Hepsi budur.

4- TÜSİAD ÖVGÜLERİ...

Durum vaziyetleri böyle iken, "İktisadi çöküş belgesi" yayımlanmıştır. Cumhuriyet tarihinde görülmeyen bir iktisadiyat çöküşü açıklanmıştır. İktisadiyat yüzde 13,8 küçülmüştür Ekonomi reresyon`a yani durgunluk sürecine girmiştir. Bunun sorumlusu kimdir? İstendiği kadar ABD`deki iktisadiyat krizinden söz edilsin ve şal olarak kullanılmaya kalkışılsın "sorumlusu siyasi iktidardır". Ama bu siyasi iktidarın iktisadiyat siyasetini öven de ne yazık ki TÜSİAT olmuştu. Buna sonra genişçe bakarız.

5- SIRADA YÜKSEK ASKERİ ŞURA...

Siyasi iktidarın getirdiği "gece yarısı kanun düzenlemesinin" devamı da gelecektir. Görülecektir ki sıra, Yüksek Askeri Şura Kararları`nın üzerinde olacaktır. Yüksek Askeri Şura Kararları`nın yargıya açılması da yakın zamanda gerçekleştirilecektir. TSK`ya sızmak isteyen kimi cemaatler bunu ellerini uvuşturarak beklemektadirler. Yüksek Askeri Şura Kararları`nın yargıya açılması gibi bir tarihsel hata da artık kapıdadır. Bakalım Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ buna karşı nasıl bir vaziyet alacaktır? Ama bu da önlenemeyecek gibidir.

6- KALDIRIN DOKUNULMAZLIKLARI...

Şimdi siyasi iktidar gece yarısı bir kanun düzenlemesi ile askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açmıştır. Şimdi asıl gündeme getirilmesi gereken şudur: Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması. Klasik tabirle "kürsü masumiyeti" dışındaki durum hariç olmak üzere milletvekili dokunulmazlıkları neden kal-dı-rıl-ma-mak-ta-dır. Hadi bakalım kaldırın da görelim. Bakalım arkasından kimler sivil yargının önüne çıkacaklardır?

7- KOMUTA KADEMESİ...

TSK`de "Komuta kademesi" belli ilkelere bağlıdır. Şimdi dikkat: Sivil savcılıkta sorgulanan kurmay albaylar gelecek komuta kademelerinde görev alabilecek rütbelerdedirler. Şimdi gelecek komuta kademeleri de bundan etkilenecektir. Ağustos ayında yeni terfiler söz konusudur. Bakalım söz konusu albayların durumu ne olacaktır? Genelkurmay Başkanı Başbuğ`un kararı nasıl olacaktır?

8- O SIRADA PATRİKHANE...

Bütün bunlar yaşanırken, siyasi iktidar sözcüleri, mensupları Heybeliada Ruhban Okulu`nun açılabileceğinden söz etmeye başlamışlardır. Fener Rum Patrik`i artık "Ekümenik" imzasını bütün yazışmalarında kullanmaktadır. Ekümenik kabulü, Fener Rum Patrikhanesi`nin Vatikan statüsü yani devletçik statüsü kazanması demektir. Oysa Lozan`a göre Patrikhane bulunduğı yerin kaymakamlığına bağlı bir dini kuruluştur. Peki çoook liberal, kimi jakoben takım buna ne demektedir? Ne diyecekler onların derdi TSK`ne karşı saldırganlıktır.

9- VE DERVİŞ EROĞLU...

Bütün bunlar yaşanırken Marmara Grubu`nun düzenlediği konferansta KKTC İktidar Partisi Lideri Derviş Eroğlu konuşuyordu. Eroğlu Kıbrıs`ta yaşanan durumları anlatırken "Türkler Trados dağları, eteklerine sürülmek isteniyor" demiştir. Peki, Türkiye`nin Milli Kıbrıs siyasetine ne olmuştur? AKP siyasi iktidarı ne yapmaktadır? Kıbrıs Milli Siyaseti`ni yel mi üfürmüştür?

10- AİHM PARTİ KAPATMAYI ONAYLADI...

Bir zamandır "parti kapatma zorlaştırılmalıdır" ya da "partiler kapatılmamalıdır" tartışmaları yapılmaktadır. Bu tartışmalar AKP ve DTP üzerinden ortaya çıkmıştır. İspanya`da terör örgütü ETA`nın siyasi, kolu olduğu gerekçesi ile Batasuma partisi kapatılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bunu onaylamıştır. Peki DTP`nin durumu nedir? Teröre siyasi şemsiye takmıştır. Eli kanlı terör başını kendi doğal lideri olarak adeta tanımakta ve övmektedir. Yani Batasuma ile eşdeğer durumdadır. Ama kimi federatif yapı düşkünü kimi çoook demokrat jakoben aydınsallar ve kimi liberaller DTP`ye toz kondurmamaktadırlar. Peki İspanya`da demokrasi yok mudur? Ama, o çoook kimi jakoben takımcıların işleri TSK`ne saldıganlıktır.

11- SİYASİ İKTİDAR...

Bütün bunlar arasında siyasi iktidar 1- Kendisine göre bir toplum düzeni oluşturmak, 2- Kendi siyasi programına ve anlayışına göre bir yeni anayasa yapmak, 3- Kendi siyasasına göreTürkiye`yi bir başka düzene geçirmek için bütün "iktidar gücünü ve yetkilerini" kullanmaktadır. "Belli organizasyonlar" da siyasi iktidar baş yardımcıları olmuşlardır. Otoriter bir siyasi anlayış ortaya çıkmaya başlamıştır. Zamanımız demokratik sisteminin aradığı ve olması gereken "kurumlar rejimi" esasları da ortadan kaldırılmıştır.

12- BAŞKA NELER OLACAK?...

Önce "TSK`nin siyasete müdahalesi önlenmelidir" sesleri başlamıştır. Oysa TSK sadece düşüncelerini açıklamaktaydı. Bu da artık önlenme yoluna girmiştir. Şimdi sırada başka neler vardır? Zaman içinde görülecektir. Meselâ "eyalet sistemi", federatif sistem tartışmalarının nasıl tırmandığı görülecektir. Siyasi iktidar "Ben seçildim herşey benden sorulur" anlayışındadır. "Milli irade tekeli" siyasası ortaya çıkmaktadır. Bu milli irade tekelciliği otoriter rejim kapısıdır. Şimdi siz bunları toplayıp çıkarınız ve karar veriniz.